
Herhangi bir metnin bir dilden bir başka dile çevrilmesi işlemine yazılı çeviri denilir. Bir dilde yapılan sözlü bildirimin diğer bir dile anlam kaybı söz konusu olmaksızın çevrilmesi işlemi de sözlü çeviridir. Metnin ya da sözlü bildirimin orijinal dili kaynak dil çevrilecek olduğu dil de hedef dil olarak isimlendirilir.
Çeviri denildiğinde hemen herkes iyi derecede yabancı dil bilgisi olan kişinin bir dilden bir başka dile yaptığı aktarımı düşünse de bir dili ana dil seviyesinde konuşmak ve yazmak çeviri yapmak için yeterli olmamaktadır. Başarılı bir çeviri yapabilmek için çevirmenin kaynak dildeki metni hedef dile doğru kelimeleri kullanarak aktarabilmesi gerekmektedir.
Oldukça zor bir süreç olan çeviri sürecin birbiri içerisinde aktarım yapılacak olan kaynak dile ve hedef dile hakimiyet gerektirmesinin yanı sıra söz konusu dillerin kültürüne hakim olmayı da gerektirmektedir. Çeşitli akademik disiplinler arasında yapılacak olan çeviriler söz konusu olduğunda çevirmenin aynı zamanda alan bilgisine de sahip olması gerekliliği oluşmaktadır. Hukuk, iletişim, finans, tıp, ekonomi ve bu tür alanlarda yapılacak olan çevirileri çevirmenin uzmanlık ve deneyim sahibi olması ortaya çok daha doğru ve kaliteli çeviriler koyulmasını sağlamaktadır.
Çeviri kelimesi hemen her dilde tek bir anlama sahip bulunmakla birlikte sözlü çeviri ve yazılı çeviri arasında yöntemsel ve eğitimsel olarak farklılıklar vardır. Bu nedenle çeviri sektöründe yer almak isteyen kişiler öncelikle hangi alanda yoğunlaşacağı konusunda karar vermelidir. Hem yazılı çevirinin hem de sözlü çevirinin kendine özgü birtakım kolay ve zor yönleri bulunmaktadır.
Yazılı çeviride öncelikli hedefin orijinal metnin kaynak dilden hedef dilde çevrilmesi olması çevirmen için büyük bir kolaylık sağlar. Aynı zamanda yazılı çeviri öncesinde çevirmenin araştırma yapma imkanı da bulunmaktadır. Ön hazırlık ve araştırma süreci çevirinin başarısı açısından oldukça önemlidir. Çevirmen kaliteli çevirilere imza atabilmek için kaynak metinle ilgili mümkün olduğunda araştırma yapmaya özen göstermelidir.
Sözlü çeviride de yazılı çeviride olduğu gibi kaynak dile ve hedef dile aynı zamanda her iki dilin kültürüne hakim olunması çok önemlidir. Bu çevirinin vazgeçilmez bir unsuru olmakla birlikte sözlü çeviride hızlı düşünme özelliğine sahip olunması da gerekmektedir. Ayrıca çevirmenin diksiyonu çok iyi olmalı, her iki dildeki konuşması net bir şekilde anlaşılabilmeli ve çevirmen genel kültür düzeyi yüksek, kendini sürekli geliştiren bir yapıda olmalıdır. Sözlü çeviride önemli olan esas nokta konuşmacının kullandığı kelimeler değil anlatmak istediklerinin hedef dile eksiksiz ve doğru bir şekilde aktarılabilmesidir. Sözlü çeviri sırasında çevirmenin sözlüğe ya da başka yardımcı kaynaklara başvurma imkanı bulunamayacağından dolayı çevirmen önceden konunun belirlendiği durumlarda konu hakkında araştırmalar ve ön hazırlıklar yapmaya özen göstermelidir.
İyi Bir Çeviri Nasıl Olmalıdır?
İyi bir çeviri yapılabilmesi için her iki dil arasındaki anlam geçişi doğru bir şekilde yapılabilmelidir. Diğer bir deyişle kaynak dilde yazılmış olan cümle, ifade ettiği anlam bütünlüğü ve doğruluğu bozulmadan hedef dile aktarılabilmelidir. Anlamın doğru yansıtılabilmesi için kelime seçimi de titizlikle yapılmalıdır.
Çevirmenlik çok eskilere dayanan, hiç önemini kaybetmeyen hatta her geçen gün daha da fazla ihtiyaç duyulan mesleklerden biridir. Bununla birlikte gerekli eğitimleri alan, deneyim sahibi hatta tercümanlık sertifikası bulunan çevirmenlerin tümünün aynı seviyede olmadığı kolaylıkla söylenebilir. Özellikle özel uzmanlık gerektiren tıp, hukuk, finans, teknik ve benzeri alanlarda ihtiyaç duyulan çeviri hizmetlerini sağlayacak olan çevirmenler, söz konusu alan ile ilgili olarak terminolojiye hakim ve üst düzeyde donanımlı olmalıdır.

İyi bir çevirmen olmanın ön koşulu hedef dile ve kaynak dile ana dil düzeyinde hakim olmaktır. Konuşulan dile hakimiyet deyimleri, atasözlerini, ironileri ve argoyu da tanımak anlamına gelmektedir. Söz konusu dilde sarf edilen herhangi bir kelimenin doğru şekilde anlaşılabilmesi ancak bu sayede mümkün olabilmektedir. Çevirmen her iki dilin de dil bilgisini, noktalama işaretlerinin kullanımını ve yazım kurallarını çok iyi derecede bilmelidir. Çevirmen ana diline mükemmel düzeyde hakim olsa dahi dil bilgisi ve noktalama işaretleri konusunda yetersiz olması başarısız çeviriler ortaya koymasına neden olabilmektedir. Sonradan öğrenmiş olduğu dil konusunda sürekli olarak kendisini geliştirmeye odaklanmalıdır. Bu sayede hedef toplumun kültürünü ve günlük hayatını yansıtan deyimler gibi konularda yaşaması olası sorunları ortadan kaldırabilmektedir.
Her çevirmenin bir uzmanlık alanı olması çok önemli olup bu sayede söz konusu alanda en üst düzeyde donanıma sahip hale gelmeleri mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte çevirmenlerin yaptıkları tüm çevirilerin uzmanlık alanları ile ilgili olması söz konusu olmayabilir. Çevirmenler çeviri sırasında metinlerde bilmedikleri ya da anlayamadıkları noktalarla karşılaştıklarında araştırma yapmaktan kaçınmamaları gerekmektedir. Bu sırada başvurduğu kaynakların güvenilirliğini doğru bir şekilde değerlendirebilmesi ve otoritelerin kabul ettiği kaynakları referans alması çok önemlidir.